Son Dakika
19 Nisan 2024 Cuma

ANTALYA’NIN ÖNCELİKLERİ

Antalya Kent Konseyi Genel Kurulu, 2019 Yerel Seçimlerine yönelik hzırlmış olduğu ‘Kentin Öncelikleri’ raporunu AKM Perge Salonu’nda düzenlenen toplantı ile kamuoyunda tartışmaya açtı.

27 Aralık 2018 Perşembe, 14:25

ANTALYA’NIN ÖNCELİKLERİ

Antalya Kent Konseyi Genel Kurulu, 2019 Yerel Seçimlerine yönelik hzırlmış olduğu ‘Kentin Öncelikleri’ raporunu AKM Perge Salonu’nda düzenlenen toplantı ile kamuoyunda tartışmaya açtı.

Yaklaşık iki saat süren toplantıda katılımcılardan gelen talep ve önerilerinde değerlendirilerek kapsamı daha da genişletilen söz konusu rapor başta siyasi partilerin genel merkezleri olmak üzere ilgili tüm taraflara gönderilecek.

Toplantının açılış konuşmasını yapan ve sözlerine siyasi partiler yasasını eleştirerek başlayan Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Ülkemiz bir seçim dönemine daha toplumun bütün kesimlerinin siyasi temsiline olanak sağlayan ve tüm halkın demokratik olarak aday olabileceği, parti içi demokrasinin sağlandığı, halkın belirlediği ya da onayladığı adaylarla seçime gidilebilecek bir siyasi partiler yasasından yoksun olarak girmektedir” dedi.

Yerel seçimlerin, dünyada ekonomik krizin zirve yaptığı bir dönemde gerçekleşmekte olduğuna da dikkat çeken Kurt, “Krizin ülkemizi de etkilediği gerçeğiyle bu dönem seçilecek yerel yönetimleri her zamankinden daha ciddi ekonomik sorunların beklediği bilinmektedir. Bu bağlamda yerel yönetim seçimleri daha etkin yönetim anlayışında, yolsuzluklara karşı duran, halka dönük, çağdaş kaynaklara doğru, yerinde ve verimli kullanan hukuka saygılı yerel yöneticilerin, yönetimlerin işbaşına gelmeleri açısından oldukça önemlidir” ifadesini kullandı.

Sürdürülebilir kalkınmanın etkili, dinamik, çevresel, ekonomik, sosyal ve kültürel bir süreçle hayata geçirilmesi, yoğun göç alan Antalya’nın yaşadığı sorunların gözden kaçırılmaması gerektiğini de vurgulayan Semanur Kurt, “İşsizlik, yoksulluk, kente uyum güçlükleri, suçluluk oranlarındaki artış, kaliteli eğitim, barınma, altyapı; beslenme, sokakta yaşayanlar, çocuk işçiliği sorunu, genç nüfusun istihdam sorunları önemli bir kısmıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Antalya’nın diğer başlıca sorunlarını; hava ve gürültü kirliliği, ulaşım sorunları, çöplerin toplanması depolanmasındaki aksaklıklar, su kaynaklarının korunamaması, kent içi ve yakın çevredeki tarımsal alanlar ve sorunları, hayvan sağılığı ile ilgili yeterli önlemlerin alınmayışı şeklinde sıralayan Kurt, “Kentin planlanmasında, tüm halkın gerçek ihtiyaçları dikkate alınmadan, sadece arazi ve arsa rantlarını arttırmaya ve rantı paylaşmaya yönelik bir anlayışın var olması, sık değişen planlama anlayışı başlıca sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.

Kent Konseyi Başkanı Kurt, gönüllerinden geçen ideal belediye başkanını ise şu sözlerle tarif etti:

“Herkesin belediye başkanı olabilecek, içimizden biri olduğunu unutmayacak, yatırımları Antalya’nın geleceğini ipotek altına almayavak, açık, saydam, katılımcı belediyecilik anlayışına sahip, önceliği insana yatırım olan, ilkeli, çağdaş yerel yönetim anlayışına sahip, halk, yurttaş ve hemşeri kimliğine sahip çıkan bu bağlamda kentin kimlikli bir kent olarak gelişmesi için yönetime talip olduklarını açıkça ortaya koyabilen, çevre ve kültür öncelikli bir planlama ile hareket eden, kültürel ve doğal değerleri ve birikimi geliştirme anlayışında olan adayların seçilmesi ortak beklentimizdir.”

2019 YEREL SEÇİMLERDE BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI İÇİN

HAZIRLANAN KENTİN ÖNCELİKLERİ RAPORU:

Kentin imar planlarına esas olmak üzere; Antalya kentinin teknolojik gelişmeler ve değişen dünyada geleceğe taşıyacak kent vizyonu ve stratejileri belirlenerek bu stratejiler kentin bütüncül planlama çalışmalarına aktarılmalıdır. Çevresel kaynakların sürdürülebilir

kullanımının sağlanması, kentsel yayılmanın kontrollü olması, kentsel rantın tarım alanları, açık ve yeşil alanlar, tarihi ve kültürel değerlerimiz, kıyılar ve doğal kaynakları yok etmesinin ve farklı kullanımlara dönüştürülmesinin engellenmesi için önlemler alınmalıdır. Planlamanın sadece emsal artışından ibaret olmadığı, kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesini sağlayacak sosyal ve teknik donatı alanlarının arttırılmasına yönelik çalışmalara öncelik verilmelidir.

Kentin alt yapı sorunları bütün şehir mevzuatı açısından yeniden ele alınmalı, köy statüsünden mahalle statüsüne geçen alanlarda imar planlamaları bir an önce tamamlanmalıdır. İmar barışı ile uygunsuz yapılaşmaların önü açılmamalıdır.

Köyden mahalleye dönüşen yerleşim alanlarında imar olmadığından doğalgaz, temizlik, elektrik gibi alt yapı hizmetleri verilememektedir.

1991 yılından beri ikisi resmi olmak üzere su kaynakları koruma alanları beş defa değişmiştir. İmara açılmaması gereken yerlere izin verilmiş, imara açılması gereken yerlere izin verilmemiştir. En son hazırlanan su koruma alanları haritalarında önemli eksiklikler bulunmaktadır. Örneğin debisi 10 metre küp/saniye den büyük iki su kaynağının beslenme alanı ve beslediği kaynaklar belirsizdir.

Yaşanılabilir çevre dostu kent olabilmek yerel yönetimlerin ana görevlerindendir. Kentleri tehdit eden ve bertaraf edilmeyen- geri dönüşüme kazandırılamayan atıklar konusu ile ilgili olarak yürütülmekte olan projelerin işlevselliği artırılmalı, Sıfır Atık Yönetmeliği yürürlüğe girdiğinde yapılacak çalışmaların uygulanabilir olmasına özen gösterilmelidir. Ticari işletmelerde ve meskenlerde oluşabilecek tüm atıklarla ilgili biriktirme ünitelerinin temin edilmiş olması ruhsat işlemlerinin koşulları arasında yer almalıdır.

Yine çevre sorunu olarak karşımıza çıkan sokak toplayıcıları; güvenlik, trafik, sağlık ve şehirde yarattığı olumsuz psikolojik algı oluşturmakta sorun olmaktadır. Ayrıca bu kişiler yurtiçi göçlerini ve Suriyeli göçünü tetiklemektedir. Antalya’da oturma izni olmamasına rağmen örgütlenmiş halde sokak toplayıcılığı yapan, ardiyeler kuran Suriyeliler mevcuttur. Belediyelerin bu konu da efektif önemler alması gerekmekte ve sistem entegrasyonu konusunda modeller oluşturulmalıdır.

Toplu taşıma araçlarında ve belediye hizmetlerinde kullanılan araçlarda hibrit teknolojiye geçilerek karbon emisyonu azaltılmalıdır.

Bisiklet kullanımı için Antalya en uygun kenttir. Vatandaşın ulaşım aracı olarak bisiklet kullanımını sağlamak için bisiklet yollarının imar planlarında yer alması sağlanmalı ve bisiklet yolları ağı oluşturulmalıdır.

Plajların çevre eko etiketi mavi bayrak alması zorunlu hale getirilmelidir. Bu sayede plajlarda çevre eğitimi ve denetimi sağlanacaktır. Denizlerde akıntı, dalga, yüzey suları ve gemi kaynaklı oluşan atıkları temizlemek maksatlı deniz süpürgesi ilimizde mevcut değildir. Deniz süpürgesinin temin edilerek, kullanılması yazın plajlarımızda şikâyete sebep olan kirliliğin önüne geçilmesini sağlayacaktır.

Atık suların arıtılmadan denize verildiği noktalar hala mevcuttur. Bunun önüne geçilmesi için çevre teknolojilerinden yararlanılmalı ve kaçak deşarjlar tespit edilerek cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.

İlin temel geçim kaynaklarından biri olan seracılık faaliyetlerinin gerekli hassasiyetle yapılmaması sonucu toprak kirliliğine, yeraltı ve yer üstü sularının kirliliğine ve hava kirliliğine sebep olmaktadır. Belediyeler önderliğinde İl bazında başlatılacak projelerle; tehlikeli atıklarının uygun bertarafı, kullanılan yakıtların emisyonlarının azaltılması, kimyasalların toprağı kirletmesinin önüne geçilebilir.

Belediyelerin bünyesinde çevre eğitimi ve bilinçlendirme birimleri kurulmalıdır. Bu birimler; hem halka yön verecek eğitim, bilinçlendirme çalışmaları yapmalı hem de halktan gelen talepleri değerlendirip işlevsel hale getirmelidir.

Kent estetiği Antalya için çok önemlidir. Görsel kirliliğe sebep olan ilan-reklam-yönlendirme panoları, totemler, klima dış üniteleri, gün ısılar, çanak antenler gibi etkenler için standartlar belirlenmelidir. İklimlendirme proseslerinin merkezi yapılmasını sağlamak enerji tasarrufu sağlayacak ve görsel kirlilik yaratmayacaktır. Kaldırım işgalleri önlenmelidir. Otopark sorunun çözülmemesi kaldırım işgallerine sebebiyet vermektedir.

Şehrimiz alışveriş merkezleri (AVM) kenti olmuştur. Bu merkezler ciddi enerji tüketimi yapmaktadır. Avm’lerin belediye izinleri sırasında kullandıkları enerjinin bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlaması zorunluluğu olmalıdır. AVM’lerin halkı tüketim toplumu haline getirmesi, doğal kaynakların ihtiyaç dışı kullanılmasının önüne geçmek adına yeni yapılacak AVM’lerin şehir dışlarında ve ihtiyaç ölçüsünde planlanarak yapılması sağlanmalıdır.

Belediye sınırlarında yer alan orman alanlarının dokusu bozulmadan korunmalıdır. Bu doğrultuda hafriyat atıklarının, atık lastiklerin ve diğer kirleticilerin bu alanlara dökülmesi önlenmelidir.

“İklim Değişikliği”ne sebep olan betonlaşma, sulak alanların yok olması, yeşil alanların tahribatı, fosil yakıtların kullanılması gibi parametreler için önlem alınabilecek majör projeler uygulamaya alınmalıdır.

Afetler ve kriz açısından kentimizde yerel yönetimlerin; gerek kendi sorumluluk alanı içerisinde, gerekse yakın çevresinde ortaya çıkabilecek bir çok doğal afet, deprem, yangın, hava kirliliği, kimyasal madde patlamaları ve sızıntılarından doğan tehlikeler, aşırı deniz kirlenmesi, içme suyu kirlenme ve zehirlenmesi, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilecek patlamalar, göçükler, tren, uçak, gemi ya da diğer taşıtların yol açtığı büyük trafik kazaları, sel ve su taşkınları gibi olaylarda atılması gereken adımları gösteren ve her belediyenin kendi yerel şartlarına ve teknik imkanlarına uygun bir “Kriz yönetim planı” olmalıdır.

Depremler Açısından; Sosyo ekonomik değişimlere bağlı olarak imar planları yenilenmeli ve revize edilmelidir. Planlar yapılırken su, toprak, hava gibi doğal değerlerin yaşamsal ve kıt kaynaklar olduğu düşünülerek, planlama ve çevre denge ilişkileri kurularak, çevreye duyarlı şekilde oluşturulmalıdır. Deprem-zemin, deprem-yapı, afet yerleşim alanları ve kentleşme ilişkileri iyi değerlendirilmelidir. Mekansal planlamaya temel veri sağlamak amacıyla mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalıdır. Mikro bölgeleme haritaları hazırlanmalıdır. Bunun temel amacı, deprem ve diğer afetler büyük ölçekli haritalar üzerinde belirlenip bu tehlikeleri önleyecek veya etkilerini azaltacak fiziksel plan kararlarına, çevre düzenine, imar planlarına, yeni yerleşim yerlerine ait arazi kullanım kararlarına ve ilgili diğer konulara temel veri sağlayacaktır. Antalya il merkezinde sayısı 100.000 civarında olduğu tahmin edilen mevcut

çürük veya riskli yapı stokları hızla yenilenmelidir. Afet zamanında GEÇİCİ İSKAN ALANLARI olarak kullanılmak üzere açık alanlarda pilot çalışma olarak yeşil ve açık spor alanları yapılmalıdır.

Sel ve Su Taşkınları Açısından; Pik debisi yüksek olan önemli akarsuların denizle birleştiği kısımlara mendirek (dalgakıran) yapılmalıdır. (Örnek Aksu çayı) Dere yataklarının islahı, imar ve yerleşim konularında gereken titizlik gösterilmeli, üzeri kapatılan derelerin yollarla kesiştiği yerlerde gerekli kesitler verilmeli, dere ve dere yatakları düzenli şekilde temizlenmeli, dere ve çayların taşkın sahasında kalan kısımlarda yapılaşma engellenmelidir. Yeni yapılaşma aşamasındaki Döşemealtı bölgesinde dere yatakları ve düdenler doğal haliyle muhafaza edilmelidir. Planlar buna uygun olarak revize edilmelidir. Şiddetli yağışlarda PİK debilerini geçen dere ve nehirlerin üzerinde taşkın amaçlı depolamalar yapılmalıdır. Şehir içine ana arterlere yapılan yağmur suyu drenaj kanalları, sokak aralarına yaygınlaştırılmalı ve ana arterlere bağlanmalıdır.

Afet Eğitim Merkezi ve Müzesi bir an önce hayata geçirilmelidir. Ülkemizde İstanbul ve Bursa da yapılmış olan Afet Eğitim Merkezi ve Müzesi ilimizde de mutlaka yapılmalıdır. Bu merkez afet bilincinin oluşması açısından büyük önem arz etmektedir. Afet merkezindeki simülasyonları yaşatan bir insanın afetlere bakış açısı değişecektir.

Kültür ve sanat etkinlikleriyle bir değer yaratılan kentimizde kentin tarihi ve sosyal dokusuna uygun kültür ve sanat politikaları yeniden gözden geçirilmeli ve tanımlanmalıdır.

Atıl durumda ki Expo Alanı, daha önce belirlenmiş olan kent konseyi önerileri de dikkate alınarak kültür ve sanat etkinlikleriyle ilişkilendirilmeli, kentin ve kentlinin kullanımına açılmalıdır.

Kentimizin tanıtımında ve Türk Sinema sektörüne katkısı açısından önemli bir yeri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali “Altın Portakal Kültür ve Sanat Festivali” olarak düzenlenmelidir. Böylece festival sinemanın da ötesinde kültür ve sanatla da anılır olacaktır.

Okul çağı çocuklarımızın kültür sanat konusunda bilinçlenmeleri için Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yapılarak müze ve ören yerleri gezdirilmelidir.

Tüm belediyeler çocuk kültür ve sanat merkezleri açmalıdır.

Çalışmaları devam eden Antalya Kent Müzesi bir an evvel bitirilmeli ve hizmete açılmalıdır.

Dünyada ve ülkemizde turizm açısından önemli yere sahip kentimizde hizmet veren otellerde her şey dâhil konseptinin revize edilerek turizm sirkülasyonunun Antalya’ya ve yerel halka katkı sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Kent ekonomisinin geliştirilmesi için kent merkezleri, tarihi mekânlar ve ören yerleri cazibe merkezlerine dönüştürülmelidir.

Turizmin topyekûn bir şekilde değerlendirilerek merkezi bir yönetişim modeli ile yönetilmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır.

Sadece sahil değil kültür turizmi yolunda ilerleyen Antalya’nın önümüzdeki 3 yıl içinde halihazırda bekleme listesinde olan 9 kültür varlığından en az birinin UNESCO DÜNYA MİRASI ŞEHİRLER kapsamında olması için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır.

Aynı zamanda bir tarım şehri olan kentimizde; Kent merkezi ve ilçe merkezleri kırsal sınırları içerisindeki ve hali hazırda tarımsal amaçlı kullanılmakta olan alanların imara açılmaması ve korunması için önlemler alınmalıdır. Boğaçay ve Kundu Kruvazör Liman

projeleri gibi bazı projelerin cazibe merkezleri oluşturabileceğinden hayata geçirilmesi halinde tarım alanlarının bölge halkının imara açılma beklentisini yükseltecek olmasından dolayı tarım alanlarının yok olmasına neden olacaktır. Tarım alanları için risk oluşturan bu tür projelerin önlenmesi gerekmektedir.

Tarım alanları ve ormanlık alanlar içindeki veya etkilediği alanlardaki taş ve kum ocaklarının tarım ve orman alanları için risk oluşturduğundan ve canlı yaşama zarar verdiğinden dolayı doğrudan bu alanları etkileyen taş ve kum ocakları kapatılmalıdır.

Yaş sebze ve meyve üretiminde önemli yere sahip kentimizde hizmet veren hal komplekslerinde, yaş sebze ve meyvelerin tüketiciye daha sağlıklı ulaştırılabilmesi için gıda güvenliği ve israfın önlenmesine yönelik yasalara uygun teknolojik ambalajlama ve lojistike uygun tesisler kurulmalıdır.

Kentimizde iç göç nedeniyle oluşan hızlı nüfus artışı sağlık alanında yeni sağlık tesislerinin yapılmasını gerektirmektedir. Öncelikle Aksu ve Döşemealtı ilçelerine tam teşekküllü yeni hastaneler yapılmalı ve biran önce hizmete açılmalıdır.

Kentimizin kanayan yarlarından olan madde kullanımı ve bağımlılığının tedavisi için Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri açılmalıdır.

Ayrıca kentimizde yaşayan AIDS’li vakalar için bu hastalığın yayılmaması yönünde önlemler alınmalı, vakaların sosyal hayatta yer almaları ve istihdam edilmeleri için çalışmalar yapılmalıdır.

Her işin başı eğitim anlayışı ile; geleceğimizin teminatı çocuklarımızın daha iyi, kendine güvenen, sorgulayan ve geleceğe güvenle bakabilen bireyler olarak yetiştirilebilmeleri için yeteneklerini açığa çıkarabilecek ve kullanabilecekleri çalışmalar yapılmalıdır. Okullarda öğrencilerin yeteneklerinin ortaya çıkarılması için, sınıf öğretmeni, rehber öğretmenler, öğrenci velileri ve okul müdürleri ile gerekli koordinasyonun sağlanarak, her sanat ve spor dalında anaokullarından başlayarak, yetenek taraması yapılmalıdır.

Ayrıca, bölgelerin ihtiyacına göre, turizm, tarım, gibi alanlarda meslek edindirme kursları açılmalıdır. Belediyeler sanat ve spor merkezleri oluşturmalı ve yetenekli çocuklara sahip çıkmalıdır.

Daha huzurlu kentli ve daha temiz kent oluşturmak için, belediyeler toplu taşıma araçlarında ve billboardlarda SPOT bilgilendirmelerle nezaket ve görgü kurallarına dayalı toplumsal bilinç oluşturma çalışmaları yapmalıdır.

Belediyeler nüfus yoğunluğuna göre mahallelerde çocuk ve gençlik merkezleri açmalı, bu merkezlerde profesyonel eğitimcilerle eğitim öğretim ve rehberlik hizmeti vermelidir.

Gençlik ve spor hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından; Belediyeler imar planlarındaki semt spor sahalarını gençlerin ve çocukların kullanımına kazandırmalıdır. Bu alanlardaki mülkiyet sorunları ise bir an önce çözülmelidir. Belediyeler ihtiyaca göre spor branşlarının alt yapılarını oluşturulmalı ve her branştaki amatör sporu desteklemelidir.

4 mevsim spor yapılan ilimizde ulusal ve uluslararası spor etkinlikleri için olimpiyat köyü yapılmalıdır.

Okullarda tüm spor branşlarında spor ahlakı ve centilmenlik değerlerinin kazandırılması amaçlı eğitim programları yapılmalıdır.

Kent ekonomisinin canlandırılması için şehir içi, kara yolu ve deniz yolu ulaşım kolaylaştırılmalı ve kentimize tren yolu yapımı çalışmaları hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.

Şehir içi trafik yoğunluğunun önlenmesi ve temiz çevre amaçlı toplu ulaşım yaygınlaştırılmalı ve raylı sistem toplu taşımaya geçiş sağlanmalıdır.

İmar planlarında şehir estetiği gözetilmeli, Şehir merkezlerinde ekonomik canlılık için cazibe merkezi oluşturulmalı, turistin kent merkezine çekilmesi için önlemler alınmalıdır.

Sağlıklı ve verimli tüketimin sağlanması amacıyla tüketici hakları kapsamında toplumsal bilinç oluşturulmalıdır. Belediyelerce gıda üretim merkezleri ve fırınlar düzenli olarak denetlenmeli, açıkta gıda satışı önlenmelidir.

Su fiyatları tüketiciler açısından yüksektir. Temel ihtiyaç olan su ticari bir mal gibi düşünülemez. Dolaysıyla maliyetler göz önünde bulundurularak, kar amacı olmaksızın yeniden fiyatlama yapılmalıdır.

Sosyal belediyeciliğin en önemli hizmet alanlarından biri de şüphesiz sosyal hizmet uygulamalarıdır. Sosyal ve ekonomik değişimler toplumsal hayatımızı yakından etkilemektedir. Göç ve işsizlik gibi sorunlar farklı sorunların da oluşmasına neden olmaktadır. Mağdur ve istismara uğrayan ihtiyaç sahibi her vatandaşımız için sosyal hizmet uygulamaları kapsamında yeni hizmet modelleri hayata geçirilmelidir.

Kentimizde 30.000 den fazla nüfusa sahip her mahalleye bir Sosyal Hizmet Merkezi açılmalıdır.

Bu merkezlerde sosyal ve ekonomik yetersizliği olan ailelere ayni ve nakdi yardımların yapılabileceği,

Aşevi,

Gıda depoları,

Giyim ve ev eşyalarını muhafaza edecek depolar,

Çamaşır yıkama ve ütüleme alanları,

Merkezde vaka görüşme odaları, grup çalışma odaları,

Kadın ve yaşlı, engelli danışma odaları, aile danışma birimi

Çocuk oyun odaları olmalıdır.

Nüfusu 30.000 de fazla her mahalleye bir kreş ve anaokulu açılmalıdır.

Her belediye en az 100 kapasiteli yatılı ev tipi yaşlı bakım merkezi açmalıdır. Bu merkezlerde yaşlıların üretebilir olabileceği bahçe işleri, kümes hayvanları beslenme ve kültür ve sanat faaliyetlerinde bulunabilmelerine olanak verilmelidir.

Sosyal Hizmet Merkezlerinde ihtiyaca göre, psikolog, tabip, hemşire, sosyal çalışmacı sosyolog istihdam edilmelidir.

Emekli nüfusun hızla artığı kentimizde ileri yaş ve emekli vatandaşlarımız için her türlü erişimi ve ulaşımı kolaylaştıracak önlemler alınmalı, Emekli Hukuk Danışma Büroları hizmete açılmalıdır.

Dünyada ve ülkemizde de örnekleri olan demans ve alzheimer hastalarının da yararlanabileceği Çok Amaçlı İleri Yaş Yaşam Köyü hizmet modeli projelendirilerek hayata geçirilmelidir.

Son yıllarda uygulamalarını gördüğümüz ileri yaş ve emekli vatandaşlar tarafından kullandırılan hobi bahçeleri uygulaması yaygınlaştırılmalıdır.

Engelli hizmetleri açısından; belediye bütçeleri hazırlanırken daire başkanlıklarında konularıyla ilgili engelliler için harcanabilecek bütçe kalemleri oluşturulmalı, belediyeler kendi hizmet sınırları içerisinde engellilerin erişim ve ulaşımını öncelikli olarak ele almalı ve planlamalıdır. Toplu taşıma araçlarından başlayarak engelli ulaşım sorunu çözülmeli, yapıların ve kentin alt yapısının ve kent mobilyalarının engelli erişimine uygun hale getirilmesi öncelikli olmalıdır. TSE standartlarına uygun olmayan işletme ve binalara ruhsatlandırmadaki aşamasından başlayarak müdahale edilmelidir. Belediyeler engelsiz bir kent olma hedeflerini açıklamalıdır.

Semt sahaları kapalı spor salonları spor yapılacak alanlar engellilerin kullanımına uygun olmalı ve engelli bireylere ve spor kulüplerine kullanım önceliği verilmelidir. Engellileri çalıştırabilecek antrenör ve çalıştırıcı desteği engelli spor kulübelerine ihtiyaca göre verilmelidir.

Her belediye her tür engel grubu için bakım ve rehabilitasyon merkezleri açmalı ve hayata geçirilmelidir.

Kadın Dostu Kent; Kadınların sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlere, istihdam olanaklarına, kaliteli, kapsamlı kentsel hizmetlere (ulaşım, konut, güvenlik, vb), şiddete maruz kaldıkları takdirde haklarını güvence altına alacak mekanizmalara erişimini ve yerel yönetimlerin planlama ve karar alma süreçlerine katılımını sağlayarak erkekler ile birlikte kentsel yaşamın tüm alanlarında eşit bir biçimde yer almasını destekleyen KENTLERDİR.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) teknik desteği ve İsveç Kalkınma ve İşbirliği Ajansı’nın (SIDA) mali katkılarıyla İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Kadın Dostu Kentler Projesi 2. Fazı çerçevesinde 6 Temmuz 2012 tarihinde Antalya, Bursa, Gaziantep, Malatya, Mardin ve Samsun illerinin Belediye ve Valilikleri Kadın Dostu Kent Taahütnamesini imzalamıştır.

Kadın Dostu Kent Taahhütnamesinde;

Biz aşağıda imzası olan kentler olarak;

İllerimizde yerel paydaşların katılımıyla İl Kadın Hakları Koordinasyon Kurulu’nu oluşturmayı,

Belediye ve İl Genel Meclislerimizde Kadın-Erkek Eşitlik Komisyonu’nu kurmayı,

Belediye ve Valiliklerimizde Kadın-Erkek Eşitlik Birimi kurmayı,

İllerimizin Yerel Eşitlik Eylem Planları’nı yerel paydaşlarımız (yerel kamu kurumları, yerel yönetimler, kadın örgütleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları) ile birlikte hazırlamayı ve uygulanmasını takip etmeyi,

Bütçelerimizi “toplumsal cinsiyete duyarlılık” ilkesini göz önünde bulundurarak hazırlamayı,

Kadın örgütleri ile kadın ve kız çocuklarının konumlarını güçlendirme konusunda işbirliği yapmayı,

Kadın-Erkek Eşitliği konusunda toplumu bilgilendirici çalışmalar yürütmeyi,

Proje kapsamında düzenlenecek faaliyetleri desteklemeyi, bu çerçevede sahip olduğumuz her türlü fiziki ve sosyal donatıların proje kapsamında kullanılması ve bunların organize edilmesinde personele gerekli kolaylığı sağlamayı, görev addederek KADIN DOSTU KENT olmayı taahhüt ediyoruz.”

İmzalanan bu taahhütnamede, taahhüt edilen konuların yerel yönetimlerce yeterince yerine getirilmediği ve takibinin de sağlanmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle Kadın dostu kent olma yönünde taahhüt edilen konuların titizlikle ve öncelikle uygulanması; taahhüt edilen konuların yeniden gündeme alınarak değerlendirilmesi ve takibinin sağlanması gerektiği; bu konudaki çalışmaların arttırılmasını ve sistemli şekilde yürütülmesi sağlanmalıdır.

Yaklaşan yerel seçimlerde ve diğer seçimlerde kadın adaylar desteklenmelidir.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Bilgin