Son Dakika
18 Nisan 2024 Perşembe

Dijital Dünya Çalıştayı, TÜRKİYE’NİN VERİSİ TÜRKİYE’DE KALMALI

ENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ, TÜRKİYE’NİN TANITIMINDA ÖNEMLİ

06 Mart 2021 Cumartesi, 12:44

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bugün karşı karşıya olunan en büyük tehditlerden birinin de dijital faşizm olduğunu ifade etti.

Dünyanın belirli bir bölgesinde kümelenmiş bir avuç şirketin “hakikatin tekelini” ellerinde tuttuğunu iddia ettiğini dile getiren Altun, “Bu iddia milletin seçilmiş temsilcilerine sorgusuz sualsiz sansür uygulamaya kadar varan bir cüretkarlıkla birleşmiş durumda. Bu tür anti-demokratik uygulamaların meşrulaştırılması için ellerinden gelen gayreti ortaya koyuyor, her tür manipülasyonu yapıyorlar. Böylece bir grup özel şirket, kamunun bilgiye erişimi noktasında hem avukat hem savcı hem hakim görevini üstleniyor. Bu gidişatın ne kadar sorunlu olduğu açıktır.” dedi.

Dijital faşizmin bir başka unsurunun da ifade özgürlüğü ve tolerans gibi kavramların dejenere ve politize edilmesi olduğunu belirten Altun, “Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyorum. Ortada apaçık bir çifte standart var. Bakınız, küresel şirketler ne yapıyor? Bir yandan siyasetçileri ‘şiddeti teşvik ettiği’ gerekçesiyle susturuyorlar. Öte yandan aynı küresel şirketler, terör propagandasına ortak olmaya, bunu da bile isteye yapmaya devam ediyorlar. Nitekim ABD ve AB’nin terör listesindeki PKK’nın veya 15 Temmuz’da 251 masum insanı katleden FETÖ’nün elebaşıları, sosyal medya platformlarında serbestçe propaganda yapmaya devam ediyorlar. Buna ilaveten ülkemiz terör örgütleriyle bağlantılı hesapların kapatılmasını istediğinde otoriterlikle ve ifade özgürlüğüne saygı göstermemekle itham ediliyor.” yorumunu yaptı.

“FETÖ DE PKK DA ÇAĞIMIZIN EN KALLEŞ TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN”

“Dünyada kimi devletlerin ve birer küresel güç haline gelen bazı özel şirketlerin terör örgütlerine karşı iki yüzlü yaklaşımı, günümüz demokratik nizamının karşılaştığı en büyük tehditlerden biridir.” diyen Altun, “Masum insanları kalleşçe öldüren katil örgütlere gösterilen bu ‘engin hoşgörü’ ne yazık ki modern zamanların en can acıtan sorunlarından biridir. Zira terör örgütleri, sadece hedef aldıkları kesim için değil, tüm dünya için tehdittir.” ifadelerini kullandı.

On yıllardır Türkiye’ye karşı alçakça saldırılar içerisinde olan terör örgütü PKK’nın on binlerce canı gözünü kırpmadan öldürdüğünü anlatan Altun, “Bu katiller sürüsü sadece Türkiye’de değil, Suriye başta olmak üzere birçok ülkede terör saldırıları düzenledi, masum insanların kanına girdi, sevdiklerimizi bizden aldı. Bu gerçeğe rağmen, eli kanlı terör örgütüne sempati beslemek, destek sağlamak açık bir şekilde suç ortaklığıdır. Aynı şekilde FETÖ’yü ve başındaki terörist ele başını himaye edenler de büyük bir suça ortaklık yaptıklarının farkına varmalıdır.” diye konuştu.

“TÜRKİYE’YE YAPILAN HAKSIZLIK, TARİHE KRİTİK BİR NOT OLARAK DÜŞECEK”

Altun, FETÖ’nün de PKK gibi çağın en kalleş terör örgütlerinden biri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Birçok alanda sinsice yol alıp kendi örgüt çıkarları için cinayetlerin, ihanetlerin her türlüsüne bulaştılar. Kurdukları tezgah Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla yıkılınca, son çare olarak darbeye kalkıştılar. Ama o sarıldıkları çürük ip de milletimizin

destansı direnişiyle kendi boyunlarına, kendi ayaklarına dolandı. Ülkemizde bu şeytani yapının beli iyice kırılmış olsa da kaçtıkları ülkelerde Türkiye karşıtı operasyonlardan ve toplumu zehirleme çabalarından vazgeçmiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimize düşman olan FETÖ terör örgütünün kökü kazınıncaya ve son FETÖ’cü de işlediği cürümlerin hesabını adalete verene kadar peşlerinde olacağız, mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Fahrettin Altun, FETÖ gibi darbeci, katil ve sinsi bir terör örgütünü kullanışlı bir aparat olarak görenlerin toplumlarına en büyük kötülüğü yaptıklarını er ya da geç anlayacağını ifade etti.

Terör örgütlerinden medet uman ikiyüzlü ve çarpık anlayışın insanlığın hiçbir sorununu çözemeyeceğinin altını çizen Altun, “Tüm terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele içinde olan Türkiye’ye yapılan haksızlık elbette tarihe çok kritik bir not olarak düşecektir. Haklı olan, doğru olan, hakikat olan önünde sonunda galip gelecektir. Türkiye de bu hakikat mücadelesinin taşıyıcısı olan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde tarihteki şerefli yerini alacaktır kuşkusuz.” dedi.

“VATANDAŞLARIMIZI HER TÜRLÜ AŞIRILIKTAN KORUMAK DEVLETİN BAŞLICA GÖREVİ”

Dijital faşizmin bir diğer boyutunun da bir avuç şirketin özgürlük adı altında kendilerini kanunların üzerinde konumlandırma gayreti olduğunu belirten Altun, şu değerlendirmede bulundu:

“Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti olarak bu konuda düzenleme yapmaya çalıştığımız için içeride ve dışarıda olağanüstü bir baskıyla karşı karşıya bırakıldık. Son derece makul olan taleplerimiz, ifade özgürlüğüne saldırı olarak lanse edildi. Açıkçası bu süreçte bazı muhalefet temsilcileri de bu küresel şirketlerin maaşlı sözcüleri gibi mesai yaptı. Biz bu süreçte hem Türkiye hem de dünya için doğru bir iş yaptığımızın bilinciyle sağlam durduk. Her türlü baskıya göğüs gerdik. Dünyanın hiçbir yerinde sınırsız özgürlük diye bir şey olamayacağını söyleyip, egemenliğimize saygı gösterilmesini istedik. Neticede meşru taleplerimizin ilgili şirketler tarafından kabul edildiğini hep birlikte gördük.

Aynı şekilde, özgürlük ve hoşgörü gibi kavramların eşcinsellik propagandası için yozlaştırılmasına; bu yolla ailelerimizin ve çocuklarımızın hedef alınmasına kesin olarak karşı çıkıyoruz. Vatandaşlarımızı her türlü aşırılıktan korumak devletin başlıca görevidir. Bu tür çirkinliklerin özellikle gençlere ‘normal’ bir şey gibi sunulması, toplumsal düzenimize ve milletimizin asil karakterine yapılmış bir saldırıdır. Bugün bu konuda birilerine hoş görünmek için en ufak taviz verilmesi, gelecekte çok daha ciddi sorunlarla karşılaşmamıza neden olacaktır. Buna izin vermiyoruz, vermeyeceğiz.”

“DİJİTALLEŞMENİN KÜLTÜRÜMÜZÜ YUTMASINA İZİN VERMEMELİYİZ”

Altun, kamuoyunun sistematik şekilde manipüle edilmesinin ve algıların olguların önüne geçirilmeye çalışılmasının her şeyden önce demokratik siyasal kültürün ve siyasal katılımın düşmanı olduğunu söyledi.

“Bu girişimlere karşı hakikati, gerçeği, doğruyu savunmalıyız.” diyen Altun, “İnsanın bir toplumun üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa adet ve diğer kabiliyetler ile alışkanlıklarını içeren o karmaşık bütüne yani kültüre, kültürümüze sahip çıkmalıyız. Dijitalleşmeye destek vermeli, ancak dijitalleşmenin kültürümüzü yutmasına izin vermemeliyiz. Kültürün medyatikleşmesi, medyanın dijitalleşmesi sadece günümüz siyasal atmosferini değil, kültürel zenginlik ve çeşitliliğini de olumsuz etkileyebiliyor.” ifadelerini kullandı.

“DEZENFORMASYON BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR”

Yurt içi ve yurt dışı kaynaklı yalan haber akışının aynı zamanda vatandaşın devletle ilişkisini zehirlemeyi, kurumlara olan güveni erozyona uğratmayı hedeflediğini belirten Altun, şöyle devam etti:

“Bunu her gün tecrübe ediyoruz. Hakikat sonrası veya post-truth olarak adlandırılan bu dönemde özellikle dezenformasyon direnci düşük olan kesimler kolayca etki altına alınabiliyor. İşte bu nedenle özellikle yurtdışı kaynaklı dezenformasyonu bir ‘milli güvenlik sorunu’ olarak görüyor; buna karşı gerekli tedbirleri almaya çalışıyoruz. Bu konuda da son derece kararlıyız. İletişim Başkanlığı olarak bu konuda savunmacı ve pasif değil, agresif ve proaktif bir yaklaşım benimsiyoruz. Tüm kurum ve kuruluşlarımızın iş birliği ve eşgüdüm içerisinde dezenformasyonla mücadele etmesini hedefliyoruz. Bu hedefimizi ulusal ve uluslararası boyutta plan ve projelerle tahkim ediyoruz. Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde nasıl sessizlerin sesi, mazlumların hamisi haline geldiyse, iletişim alanında da hakikat mücadelesinin en ön saflarında yer alacaktır.”

“TÜRKİYE’NİN VERİSİ TÜRKİYE’DE KALMALI”

Fahrettin Altun, bu noktada veri güvenliğinin de son derece hayati bir unsur olduğunu belirterek, “Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması için gereken tüm önlemleri almak, tüm adımları atmak zorundayız” dedi.

Bu açıdan son haftalarda bir haberleşme uygulamasının aldığı karar sonrasında yaşanan sürecin sevindirici olduğunu dile getiren Altun, “Bu süreçte hem Cumhurbaşkanlığımız hem de diğer kurumlarımız medya bilgilendirme gruplarını yerli ve milli uygulamamız BiP’e taşıyarak bu harekete destek oldu. Yalnızca Türkiye’nin değil, Türkiye’nin dostlarının yaşadığı birçok ülkeden milyonlarca insanın bizim uygulamamızı tercih etmesi hiç kuşkusuz bir gurur vesilesidir. Bu sürecin güçlü bir şekilde devam edeceğini ümit ediyorum.” ifadelerini kullandı.

“YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ, TÜRKİYE’NİN TANITIMINDA ÖNEMLİ”

Tehditlerle mücadele ederken, dijitalleşmenin Türkiye’ye sunduğu fırsatları görmezlikten gelinemeyeceğine işaret eden Altun, “Ülkemizin haklı tezlerini her ortamda savunmak, özellikle milli güvenliğimizi ilgilendiren konularla ilgili ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru bilgilendirmek zorundayız. Bu amaca ulaşmak için elimizdeki tüm araçları en iyi bir şekilde kullanmak, bunlardan faydalanmak durumundayız. Bu itibarla yeni iletişim teknolojilerinin özellikle Türkiye’nin tanıtımına önemli katkılarda bulunabileceğine inanıyorum.” değerlendirmesini yaptı.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Bilgin