Son Dakika
20 Nisan 2024 Cumartesi
10 Mayıs 2016 Salı, 17:45
Tüm Yazılar

FARZET Kİ… Eylül Ayça Karakuş

FARZET Kİ…
Yazıklar olsun bana diye kocaman bir iç geçiriyorum yüreğimin ağrıyan köşesinde.
Farzet kadın farzet hiç tanışmadınız diyorum.
Farzet, elin değmedi eline,
Farzet, kaybolmadın gözlerinin kahve kokusunda,
Farzet, tatmadın dudağının kenarında ki aşk lezzetini,
Ve farzet dakikalarca da olsa koymadın aynı yastığa başını…
Gidebildiğim kadar uzağa gitmek istiyorum.
içinde seni barındırmayan bir hayat olmalı gideceğim adres.
Mesela,bilmediğim şehirlerde uyanmalıyım.
Tanıdık gelmeyen dağınık otel odası penceresinden,kucak açan masmavi gökyüzüne dalmalı…
Hiç bir şarkı sözü seni bana hatırlatmamalı.
Hiç bir kalem tekrar seni bana yazdıracak kadar sevgini güçlü kılmamalı.
Amaçsızca,öylesine uzaklara yol almalıyım.
Sığdırmak istiyorum tüm kederi bir bavula.
Kadınların bavulları zor kapanır ya hani,benimki de işte o cinsten yani.
Sağa,sola dağılmış onca hayal kırıklığı,sahipsiz kalmış damla damla göz yaşları,yarım kalan sevişmeler,eksik kalan hikayemiz, içilemeyen acı kahvemiz,onca yaşanmışlıklar ve sayısız yaşanamayanlar…
Bir o kadar da yalnızlık işte!
Yalnızlık ve sensizlik kaşlarımın üzerinde yeni bir hayat kurdular.
Ne derler,alın yazısı mıydı?
Her ikisi de birbiriyle yarışıyorlar.
Biri diğerini alt etmek isterken canıma kastedercesine daha bir vurdum duymaz oluyorlar.
Yalnızlık mı daha zor yoksa sensizlik mi diye soracak olursan eğer, yenilgime bir davette sen çıkarmış olursun adam, sorma!
Her ikisi de iki göğüs kafesime savaş açmış kurşun gibi acımasızlar.
Az önce ne demiştim ben?
Gidebildiğim kadar uzağa mı gitmek istemiştim?
Pardon, ahmaklığıma ver.
Sen hayatıma girdiğin günden beri ruhumun iki kişilik yaşadığını unutmuşum ben.
Nereye gitsem benden önce sen gidiyor adresime.
Yine benden önce gelmiş oturmuş sen-sizlik baş köşeye.
Kalemi susmayacak cinsten bu lanet olası sevdanın.
Göz pınarları kurumayacak türden.
Benim farzettiklerim yine sana çıkıyor görüyorsun değil mi?
Sana kanamaktan başka bir meziyetim yok.
Senin meziyetlerin benden çok daha fazla bilirim.
Mesela sen; iyi bilirsin elinin tersiyle itmeyi,
Yaraya neşter vurup kanatmayı,
Beklemeyi tattırdıkça yıllanmış şarabı yudumlar misali ağrımdan tad almayı…
Senin için zor olmasa gerek,hadi gel son bir iyilik daha yap bana.
Ben seni aşk farzettim sevdim.
Sen farzetme en iyisi dün yaptığın gibi,bugün de yapacağın gibi yok say gitsin beni.
Herşeye rağmen kıyamıyorum bende ki sana.Hakkım helal değil demeye varmaz dilim lakin sen bana olan hakkını helal etme.
Etme ki,mahşer günü bir kez daha çıkayım karşına.
Bu dünyada ki aldığın ahları,tek tek toparlayayayım iki göğüs arandan yük etmesinler öte diyarlarda sana.
Boğazımda duran lokma değil,yüreğime çöreklenen acı bir ruhsun bundan böyle.
Sesine can çekiştirdin ya hani beni,ahdım olsun; aldığın her nefeste bu yalan dünyada ki uhtemsin,bilesin.
Görüyorsun ki gidebildigim yer sadece senin yastık altın,unutma.
Başını yastığa koyduğun her gece vicdanını da al baş ucuna ve sor bakalım kendine..
”Şimdi tekrar çıksa bu kadın karşıma sevebilir mi beni,ilk günkü bana olan aldanışlığıyla,masumiyetiyle inanmışlığıyla…?
Sükunetini özenle koru,nasılsa sol göğsünün altında duyacak olan var benden biri.

Eylül Ayça Karakuş

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Bilgin