ÖZ SAYGI / Gülsen Birdal’ın yazısı

14 Temmuz 2014 Pazartesi, 11:42

ÖZ SAYGI

Günlük hayatımızda insanlarla fazlaca içli dışlı oluyoruz.
Bize veya başka bir şeye ihtiyaçları olduğu anda giderip yardım ediyoruz. Ancak onlar bizim kendilerine gereksinimiz olduğu anda aynı şekilde karşılık vermedikleri zaman da kırılıp kızıyoruz. Çok doğal bir tepki. Peki ne yapalım?
Yardımcı olmayalım mı ? Olalım, ama kendi duygularımıza da saygı duyup, onurlandıralım.
Gerçek saygı yüzeyi nedir ?
Bencil tavrın zıttı diye düşünüyorum. Öz saygı bizlerin görünüş ya da mevkiini değil gerçek ,içsel benliğimizin değerlendirilmesi olmalı. Eylemlerimizi, menfaat, kazanç dürtüleri ile hareket etmek yerine prensiplerimiz, inançlarımız üzerinden hayata geçirdiğimizde kendimize öz saygımız var diyebiliriz.
Başkalarını etkilemek veya hoş görünmek için yapılan sahte tavırlar öz saygının kaybına neden olur. Kişi kendine öz saygısı olmaz ise başkalarından da saygı duyulmasını beklemek anlamsız.
Günümüz şartlarında, kültürümüzde artık herhangi bir şeye saygı gösteriyor muyuz? Hayır. Asıl amaçlar menfaat veya başarı olduğu ve başarıya giden yolda her şeyin mubah olduğu kabul edilebilir felsefe ile hareket edilir oldu. Örneğin, amaç bebeğe yemek yedirmek ise , ağzına kaşık dolusu mama verirken bebeği oyuncakla şaşırtmayı mantıklı bulmuyor muyuz?
Oysa haysiyet eksikliği çok hissedilen değerler olmamalı.
Haysiyet kişinin varlığında bir bütündür bence. Sözlükteki anlamı “saygı uyandıran karakter” diye ifade edilmekte. Haysiyetli kişiler, kendilerine çevrelerinde saygı uyandıran nitelikli tavırlar sergilerler.
Haysiyete, zamanın ekolü modern kültürde zaman para demek olduğundan, çok azımız sahip olabiliyoruz.
Haysiyetli olmak, kişi tavır ve hareketleri ile ayaklarını sağlamca bastığı zemini çevresine hissettire bilmesidir.
Günümüz dünyasında insanların iyi olma hissi, kolayca tanımlamaz oldu. Enflasyon almış başını gidiyor, işsizlik çığ gibi. Ekonomi diye bir kavram kalmamış, çevredeki savaşlar adım başında bir Suriyelinin dilenmek için etrafımızı sarması, yozlaşmış düşünceler gibi güçsüzlük duygusu kaplıyor insanları. Bu yaşam tarzında ki olumsuzluklar,insanlarda neşenin kaybolmasına yol açıyor. Negatif bulutların üzerimize çökmesine engel olamıyoruz.
Oysa bir su bile içmekten zevk alabilelim. Hayatımıza malzeme zenginliği katalım. Basit şeylerden mutlu olmasını bilelim. Hayat mücadelesi arttıkça sıkıntılar artıyor. Birazda mücadelen kaçalım,yada azaltalım. Temel gereksinimlerimizi karşılayabildiğimiz ölçüde mutlu olmaya bakalım.
Ölü insanların tabi ki istekleri yoktur. O zaman içimiz geçmiş,ölmüş gibi ruhsuz yaşamayalım.
Hayat dolu olmak yaşam heyecanını yaşamakla olur. Çocuklar gibi masum tasasız olmak, endişeleri def eder belki. Bir çok egomuzu ayaklar altına alıp ezersek esareti bizi üzemez.
Basit zevkler,küçük mutluluklar,temiz kalp hayatı kolaylaştırır.
Öz güvenimiz, kendimize saygımızı katlar.
Hadi bakayım göreyim sizi.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Bilgin