Araştırmacılara göre, ülkemizde 4 milyon kadının okumaz-yazmaz olduğu, Güneydoğu bölgesinde ise her iki kadından birinin okuması-yazması olmadığı belirtiliyor
Kadın cinayetlerinin oranında arttığını, istatistiklere göre, her gün ortalama 1-2 kadının katledildiğini, aynı süreçte Türkiye’de hiçbir şeyin oranının kadın katliamları kadar artmadığını, teröre bile bu kadar kurban vermediğimizi, kadına yönelik şiddet oranlarının tüm AB ve OECD ülkeleri arasında en yüksek oranda olduğunu, kadın dernekleri ve ilgililer açıklıyor.
Dünya Ekonomik Forumu 2010 Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Türk kadınının 134
ülke arasında sondan 8. sıraya düştüğünü, aynı raporda kadının çalışma yaşamına katılımında ülkemizin listede sondan üçüncü sırada olduğu belirtiliyor.
Kadın istihdamının, son yıllarda %22’lere kadar gerilediği ve bu oranın Cumhuriyet tarihi boyunca en kötü oran olduğunu ileri sürenler oldukça fazla.
1934’de Türk kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesiyle Türk kadını parlamentodaki kadın oranlarıyla 1935’te dünya ikicisi iken şimdi dünya listesinin sonlarında yer aldığını, Türkiye’nin üstünde 137 ülke olduğu gerçeğini dile getirenler var.
Hala berdel gibi, başlık parası gibi uygulamaların yaşandığı ülkemizde, her üç evlilikten birinin erken yaş evliliği olduğu, yapılan tespitlerde ortaya çıkıyor.
Bütün bu gerçeklere rağmen biz kadınlar gününü kutluyoruz.
Amaç yine aynı, kadını malzeme yapmak, siyaset için kadınları kapı kapı gezdiren biz, pazarlama yapmaları için öne süren biz, ev işleri dahil çoluk çocuğun bakımını yükleyen, çarşı pazar işlerini üstlerine yıkan yine biz.
Yetmedi, tarla, bahçe gibi ağır işleri yaptıranlara, üstüne üstlük kuma ile oturmaya zorlayanlara ne demeli.
Bir de ‘kadından baş olmaz, lider olmaz, saçı uzun aklı kısa, eksik etek’ gibi aşağılamaları da unutmayalım.
Öyle zihniyetler var ki, ellerinden gelse, kadını ortaçağdaki gibi kafes arkasına kapatacaklar.
Bu yaşam tarzını belki batılılar istiyor, bu şekilde bir sosyal hayat olursa, A.B ye almamaları için sebepler çoğalmış mı olur veya çaresiz ve gelişmemiş toplumları yönetmek daha mı kolay?
En önemlisi, az okuyan, az düşünen ve yardım almaya alıştırılmış halklardan daha mı kolay oy alınıyor.
Bu konulara benim de fazla aklım ermediğinden, bilen bir okuyucu var mı diye soruyorum.
5 Aralık Türk kadınının seçme seçilme hakkı elde ettiği bu günde, çeşitli dernekler, başkanlar açıklamalar yapıyor. Yani ‘bak biz sizi unutmadık’ diyorlar.
Bu fırsatla, kadınlar sayesinde isimleri de ortalıkta dolaşmış oluyor..
Üç gün sonra, kadınların elde ettiği bu hak unutulur, aday listelerinde kadınlar kendilerini mercekle arar olur.
Siyasi partilerde sanki erkek kolu varda, kadın kolu diye ayrılıyor ve yine koşuşturanlar kadınlar oluyor.
Bence nüfusun yarısını teşkil eden Türk kadını, toplumdaki yerini usul usul yitiriyor.
Hayme analar, kara Fatmalar, Şerife bacılar, Halide Edipler nasılsa tarih oldu.
Kurultaylarda hakanın yanına oturan, gelen misafirleri karşılayıp niyetlerini anladıktan sonra hakanın yanına yollayan Türk kadınını unuttuğumuz gibi, bundan sonra hatırlayacağımız da şüpheli.
Cengiz Savaşeri