Son Dakika
03 Mayıs 2024 Cuma

Barış için kadın arabulucular desteklenmeli

27 Şubat 2015 Cuma, 19:16

Leyla Alaton : Barış için kadın arabulucular desteklenmeli.
WMO(World Mediation Organization)’nun düzenlediği “Sürdürülebilir Barış ve İş” temalı sempozyum 27-28 Şubat 2015’de İstanbul’da başladı. Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinden gelen arabulucular iki gün boyunca temsil ettikleri grupların bugüne kadar gerçekleştirdiklerini ve geleceğe ait projelerini konuştular. Sempozyum katılımcılarından Leyla Alaton kadınların doğaları gereği yüzyıllardır yaşantılarında uyguladığı arabuluculuk rolünü iş hayatına taşımaları ve her yönden ekonomik bir çözüm olan arabuluculuğun desteklenerek Türkiye’nin her köşesine özenle ve acil arabulucular yetiştirmemiz ve yerleştirmemiz gerekliliğinini vurguladı.
İstanbul, 24 Şubat, 2015: WMO(World Mediation Organization)’nun düzenlediği “Sürdürülebilir Barış ve İş” temalı sempozyum 27 Şubat 2015 tarihinde Girne Amerikan Üniversitesinde başladı. İki gün sürecek programın ilk günündeki sempozyumda İş’in dengesiz piyasalarda değil, barışın hakim olduğu pazarlarda gelişen büyüyen ve sürdürülebilen bir süreç olduğu üzerinde duruldu. İşi sürdürülebilir kılmak için barışı sürdürülebilir kılmanın önemli olduğu ve işin küreselleştiği ve din, görüş, cinsiyete bağlı olmadan sürüdürülebilir kılınacağı ve başarı elde edileceği tartışıldı.

Sempozyum’un açılışını yapan WMO Küresel Strateji ve Pazarlama Direktörü “Sürdürülebilirlik dediğimizde var olanı koruyup, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmaktan bahsediyoruz“ dedi. Toplantının konuşmacılarından Alarko Holding ve Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, Yönetim Kurulu üyesi olduğu Alvimedica’nın neden BM Küresel İlkeler Ortağı olmayı seçtiğine, bu ortaklıkla ilgili edindiği deneyimlere ve bir işkadını olarak, sürdürülebilir barış ve işe nasıl destek verdiklerine değindi. BM Küresel İlkeleri Türkiye’de kabul eden ilk şirket olmaktan gurur duyduklarının altını çizen Alaton, İşin dengesiz pazarlarda büyümediğini, İş’in tarafsız olması gerekliliği , din, dil, etnik köken, cinsiyet gibi faktörlerden bağımsız, küresel vizyonla çalışan şirketlerin sürdürülebilir olacağınının üzerinde durdu ve “İş hayatımızda önceliğimizi Saygınlık olarak belirlemeliyiz ve bunu tüm çalışanlarımıza ve iş ortaklarımıza hissettirmeli ve benimsetmeliyiz” dedi.

Barışı sürdürülebilir kılmak için kadınların doğalarından gelen “arabuluculuk yetenekleri” nden faydalanmak gerektiğini söyleyen Leyla Alaton, “Arabulucu”luğun her anlamda daha ekonomik bir çözüm olduğunun önemi üzerinde durarak, “Memleketin her köşesine özenle ve acil olarak arabulucular yetiştirmemiz ve yerleştirmemiz gerekiyor” dedi .

Global Compact Türkiye adına Yönetim Kurulu Danışmanı Deniz Öztürk konuşmasında barış ile iş hayatının sürdürülebilirliğinde yapılabilecek işbirlikleri üzerinde durdu. Türkiye’de BM küresel ilkelerine imzalayan Dünya’da 8000 şirketten fazla ve Türkiye’de 160’dan fazla şirket olduğunu, bu şirketlerden 70 tanesini büyük ölçekli şirketler oluştururken geri kalanını kobiler, Sivil Toplum Kuruluşları , üniversiteler ve yerel yönetimlerden oluştuğunu söyledi. Öztürk konuşmasında İş Dünyası tüm paydaşlarla birlikte hareket edebilmek için ve evrensel ilkelerinin ( insan hakları, çalışma standartları, çevrenin korunması ve yolsuzlukla mücadele ) benimsenmesi ve içselleştirmesi gerektiğini vurgulayarak “BM küresel ilkeler sözleşmesi ( UN Global Compact) bu yolda önemli bir adımdır. Barışın sürdürülmesi genelde devletlerin sorumluluğudur, ancak iş dünyası sivil toplum ve üniversitelere çok önemli bir rol düşmektedir. Tüm bu paydaşlar beraber çalışarak barışı sürdürülebilir kılabilir” dedi.

Türk-Amerikan İşadamları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Uğur Terzioğlu bir işadamı ve arabulucu olarak, kendi deneyimlerinden bahsetti ve iş insanlarının neden arabulucu olmaları gerektiğine, bu işin zorluk ve ödüllerine değindi. Uğur Terzioğlu konuşmasında “Arabuluculukla kısa sürede çözülebilecek bir uluslararası ticari uyuşmazlık, hukuki sürece girdiği zaman firmalar açısından prestij kaybına sebep olurken,

Maddi, manevi zorluk ve kayıplara da sebep olabiliyor. Arabuluculuğa uygun her uyuşmazlıkta taraflar önce arabuluculuğu denemeliler. Bununla ilgili şirketlerin de bilgilendirilmesi zorunlu” dedi.

BM Küresel İlkeler Ortağı olan İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Türkiye Başkanı Arzu Özyol konuşmasında ”Kadınların sürdürülebilirlik konusundaki en önemli desteğinin , çalıştıkları şirkette rüşvet ve yolsuzluğun azalmasını sağlamaya bulunacağı katkıdır” dedi ve kadın cinsiyet eşitisizliği sebebiyle özellilke İstanbul ve Türkiye’nin geri kalanı olarak düşünüldüğünde gidilmesi gereken çok yol olduğunu vurguladı.

Avrupa Kadın Girişimciler Büyükelçileri’nden biri olan ve Sempozyuma Romanya’dan katılan Nicoletta Mundeanu “kadın girişimcilerin barışa katkısı ve rolü” üzerinde durduğu konuşmasında “Refah ile barış el ele gider, uzun vadede refah yoksa barışın sürdürülebilirliği, barış yoksa refahın sürdürülebilirliği

mümkün değildir” dedi. Bir kadın hukukçu ve arabulucu olarak en büyük motivasyonunun anlaşmalar yolu ile barış sağlanması olduğunu sözlerine ekledi.

Yeni Zelanda Ekonomik Gelişim Ajansı Danışmanlarından Neslihan Tombul “ uzmanlık alanı olan aile şirketlerinin bölgesel barışa katkıları üzerindeki izlenimlerini yansıttı. Tombul konuşmasında Aile şirketlerinin sürdürülebilir olmak için sadece karlılığa değil, Gerçek karlılığa, sosyo ekonomik gelişmeye ve çevre korumaya önem vermeleri gerektiğini , bu prensipleri şirketin her kademesindeki çalışanlarına benimsetmenin önemi üzerinde durdu. “ Biz geleceğimizin mirasını harcayamayız “ diyen Tombul, Aile şirketlerinin sürdürülebilirliği sağlayacak en önemli yapılar olduğunun üzerinde durdu. Kurumsal Sosyal Sorumlulu projelerine bir ” Moda” olarak değil insanlığımızı hatırlayacağımız ve gerçekten bu anlamda katkı sağlayacağımız projeler olarak görmemizin önemli olduğunu vurguladı.

Sempozyumun öğleden sonraki bölümünde Afganistan, Hollanda, Libya, Romanya, Pakistan, Lübnan ve Türkiye’den gelen katılımcılar, sunulardan sonra kendi aralarında iki grup çalışması tamamlayacaklar. Kolaylaştırıcılığını Selda Alemdar Dinçer, Kübra Kalkan, Erol Benjamin Scott ve Fadi el Hajjar yaptığı oturumlardaki başlıklar şu şekilde idi; “Küresel İlkeler’in farklı ülkelerde uygulama açısından zor olan maddeleri ve sebepleri”, “Sürdürüleblir Barış ve İş sözkonus olduğunda farklı kültürler veya çeşitlilikler engelleyici mi, zenginlik midir?”.

Bu iki konuda yapılan grup çalışmalarının sonuçları Haziran ayında yapılacak WMO- Uluslararası Arabuluculuk Organizasyonu 2015 Berlin Sempozyumu’nda paylaşılacak.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Bilgin