USD34,36
EURO36,49
GBP43,80
BIST9.226,86
GR. ALTIN2.872,31
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

EDEBİYAT VE TARİH

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

EDEBİYAT VE TARİH

Bize hep şunu dediler: Edebiyat ile tarih arasındaki bağ sadece dilden ibarettir.

Tarihin metin olarak yazılımı…

Bu kadar!

Bize göre tarih, savaşlar demekti.

Tarihi kahramanlar yazardı.

Kazananların tarihi…

Kaybedenler ya da savaşanlar…

Halk…

Bakın tarih kitaplarına hep savaşlardan söz edilir.

Sanki tarih savaştır.

Yenenler ve yenilenler…

Krallar, padişahlar, hanlar, hakanlar…

İyi de tarih, kazananların, kaybedenlerin tarihi değil ki.

Tarih, tüm yaşanmışlıklar demektir.

Halk demektir.

Tarih; toplumların, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, siyasi, kültürel, ahlaki yaşanmışlıklarıdır; insanlık tarihinin serüvenidir.

Tarih, kesinlikle bir savaştan ibaret değildir. Tarihi bir savaşa indirgemek, insanlık tarihine yapılmış en büyük haksızlıktır.

O nedenle tarih, tarih kitaplarından öğrenilemez.

Öğrenilmemiştir de…

Tarih, edebi eserlerden öğrenilir!

Bir İngiliz’i, bir Fransız’ı, bir İranlıyı, bir İsrailliyi öğrenebileceğin tek yer edebi eserlerdir.

Son zamanlarda okuduğum kitaplardan öğrendiğim tek gerçek şu ki; aslında gerçek tarih romanlarda, öykülerde gizli.

Bugün geçmişi merak ediyoruz.

Geçmişten, gelecek çıkarımları yapıyoruz.

“Geçmişini bilmeyen, geleceğini sağlıklı kuramaz.” diyoruz.

1071 yılı size neyi ifade ediyor?

Türklerin, Bizanslılarla savaşını yani Malazgirt Savaşını…

Malazgirt Savaşı, Türklerin Anadolu’ya girişi, demektir.

Kazanan Selçuklulardır!

O kadar…

1071 yılında Anadolu’da yaşam nasıldı?

Ekonomisi, geliri, gideri; insan ilişkileri, toplumsal yaşamı…

Bilgi yok!

Ne var?

Anadolu’ya Türklerin girişi; Anadolu’yu Türklerin yurt edinişi var.

Emile Zola’nın “Germinal” romanından 1800’lü yıllardaki Fransa halkının tüm yaşam öyküsünü öğrenmek…

Hem de tüm çıplaklığı ile…

“Germinal” bir roman değil bir tarih…

Kazanan, kaybeden; ölen, kalan yok.

Halk var!

Toplum var!

Ülke var!

Tolstoy’un “Diriliş” romanı, Rusların fotoğrafını çekmekte, o dönemin Rusya’sını tüm ayrıntısı ile bize anlatmakta…

Charles Dickens, “İki Şehrin Hikâyesi” ile Fransa ile ve İngiltere’nin karşılaştırmasını yaparak; iki ülkenin toplumsal, siyasal, sosyolojik yapısını gözler önüne serer.

Kıyas yapar.

“Bin Muhteşem Güneş” kitabının yazarı Khaled Hosseini bize Afganistan’ı öğretir.

ABD’yi, Jack London’unun romanlarından öğreniriz.

Her roman, öykü bir tarihtir.

Tarih, edebiyattan öğrenilir.

Edebiyat, aynı zamanda tarih demektir.

EDEBİYAT VE TARİH

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Antalya Kadın ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!