EĞİTİM İŞ ANTALYA ŞUBESİ
BASINA VE KAMUOYUNA
ÜLKEMİZİ BÖLDÜRTMEYECEĞİZ, BU BÖLÜCÜ PROVOKASYON VE EMPERYALİST KUŞATMA ELBETTEKİ GERİ PÜSKÜRTÜLECEKTİR!
Geçtiğimiz Pazar günü içinde HDP’nin de bulunduğu “Demokratik Toplum Kongresi” isimli örgüt bir bölünme deklarasyonu yayınlamıştır. Bu deklarasyonda; ülkenin genelinde özerk bölgelerin oluşması ve her birinin ayrı meclisinin olması, Kürtçe’nin resmi dil ilan edilmesi, PKK’lı silahlı güçlerin sözde özerk bölgelerde asayiş kuvveti olarak kabul edilmesi ve terör örgütü PKK-KCK lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması istenmiştir. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise alınan tüm kararları kabul ettiklerini açıklamıştır.
Açıkça belirtmek gerekir ki bu talepler alenen anayasayı ihlal suçudur. Aslında bu deklarasyonla ortaya konan istekler; adını KCK olarak değiştiren PKK’nın yıllardır yürüttüğü silahlı terör faaliyeti taleplerinin açığa çıkarılmasıdır, yani malumun ilanıdır.
Tam da sözde yeni anayasa yapılması ile ilgili toplum üzerinde algı yönetiminin başladığı bu günlerde ortaya konulan bu bölücü deklarasyon, Büyük Ortadoğu Projesi yürütücüsü olan başta ABD emperyalizminin güdümünde ayaklanma çağrısı anlamına gelmektedir. Bu hain zihniyet, çok değil daha 1 yıl kadar önce Kobani’deki bölücü unsurlara yardım götüren Barzani güçlerinin silahlı araçları ülke topraklarımızdan geçerken “ Biji serok Obama” sloganları atarak niyetini açıkça göstermiştir. Bu sürece gelinmesindeki, bu bölücü unsurların bu kadar pervasızca açıklamalarda bulunabilmesindeki asıl suçluluk payı 13 yıldır ülkeyi yöneten ve kendileri de aynı zamanda BOP projesinin ortağı bugünkü iktidarındır.
Sözde açılım sürecinde ülkemizin ulusal birliğinin derin yaralar aldığı, terör örgütünün bölgeye her türlü mühimmat yığınağı yaptığı, askere ve polise “süreç zarar görür bırakın geçsinler” emirlerinin verildiği, yani sonuç olarak bugün yaşadığımız bu hain ve kanlı senaryonun, bu felaket durumunun yıllardır adım adım “geliyorum” dediği tüm kamuoyunun ve duyarlı halkımızın bilgisi dahilindedir. Geldiğimiz bu felaket sürecinin baş sorumluları elbette iktidar partisi ve terör örgütüdür; ancak burada ulus ve vatan birliğinden yana olduğunu düşündüğümüz tüm muhalefet partilerinin de yetersizliği ve gerçekleri halka anlatmadaki beceriksizliği de gözden kaçmamalıdır.
DTK deklarasyonu da göstermektedir ki dışarda emperyalizm içerde uşakları, Türk Milleti’ne karşı taktığı sahte sol, sahte özgürlükçü, sahte kardeşlikçi, sahte Türkiyeci maskesini çıkarmakta ve bu süreçte halkımıza “safınızı belirleyin” demektedir. Bizler antiemperyalist, halkçı, Cumhuriyetimizi savunan devrimci eğitim çalışanları olarak bilmekteyiz ki; halkımız, elbette safını belirleyecek ve aynı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap…her milliyetten oluşan ulusumuz; tavrını Cumhuriyetten, ulusal bütünlükten ve vatanın bağımsızlığından yana koyacaktır. Şu gerçeği herkes bilmelidir ki, emperyalizm kuklası yeni Sevrci terör örgütü PKK ve onun yasal uzantıları, hangi kökenden olursa olsun ulusumuzu oluşturan hiçbir milliyetin temsilcisi olamaz.
Çağrımız, 95 yıl önce Ulusal Kurtuluş Savaşımızın önderi Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı çağrının yine aynısıdır: “Kendi kişisel çıkarları için yabancılarla işbirliğine giren ve gücünü halktan almayan küçük bir azınlığın dışındaki tüm güçler; aralarındaki etnik, dini ve siyasi ayrımları erteleyerek Ulusal Kuruluş Mücadelesi yolunda birleşmelidir.”
