USD34,67
EURO36,66
GBP44,08
BIST9.640,08
GR. ALTIN2.940,82
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

Hastalanmadan ve ilaçsız bir yaşam sürdürün

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hastalanmadan ve ilaçsız bir yaşam sürdürün

Stresi azaltmak, toksinlerden arınmak, iyi uyumak ve dengeli beslenmek ise sağlıklı yaşamın olmazsa olmazları…

Bedensel ve ruhsal hastalıkların asıl sebeplerinin öfke, kızgınlık, korku, kaygı ve suçluluk gibi duygular olduğu bilimsel bir gerçek.

Bilinçaltımıza yerleşmiş çöpler, yaşamımızın herhangi bir anında karşımıza çıkıyor ve en çok kadınları negatif etkiliyor. Ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak rahat bir yaşamsa bu duygulardan arınmayı gerektiriyor. “Bilinçaltına itilen ve bastırılan değersizlik inancı, suçluluk duygusu, öfke, aşırı kızgınlık, korku, kaygı gibi duygular; bedensel, zihinsel ve ruhsal hastalıkların gerçek nedenleridir” diyen Anestezioloji & Reanimasyon ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Dr. Ender Vardar, olumsuz duyguların stresi artırdığını, hormon ve bağışıklık sistemini doğrudan etkilediğini söylüyor.

Yapılan araştırmalar, aşırı kızgınlık halinin, kalp krizi geçirme olasılığını ciddi oranda artırdığını gösteriyor. Ayrıca; öfke, kızgınlık ve saldırganlık duygularının yüksek kolesterol düzeyi ve sigaradan daha tehlikeli olduğu belirtiliyor. Zayıflamak isteyen ama başaramayan kişilerin bilinçaltlarına inilmesi ve kendilerine, “Ne zaman çok yiyorsun, yemek sana ne ifade ediyor?” sorularının sorulması gerekiyor. Kilo almanın bilinçaltındaki nedeni bulunduğunda, kilo verme işleminin daha başarılı olduğu görülüyor. Bilinçaltına işlemiş söz ya da olayın tespit edilip doğrusunun aktarılması zayıflamada önemli rol oynuyor. Dr. Vardar, kilolu danışanlarıyla yaptığı bilinçaltı çalışmalarında, bazen hatırlamak istenmeyen bir cinsel tacizin çocuklukta, “Güzel olursam tacize uğrarım” şeklinde bir algıya neden olup daha fazla yemeğe yol açabildiğini söylüyor. Bilinçaltı çalışmaları, sorunun çözümünü ikna yoluyla sağlıyor. Olumsuz düşüncelerin kadınlar üzerinde (hassas ve kırılgan oldukları için) daha etkili olduğu belirtiliyor.

HİPNOTERAPİYLE PANİK ARAK TEDAVİSİ

Panik atak; yoğun endişe ve korku duygularının aniden başladığı, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, göğüste sıkıntı hissi, soluğun kesilmesi, boğuluyormuş gibi olma, çıldırma ya da kişinin kontrolünü kaybedeceği korkusu duyma gibi belirtileri içeren bir sorun olarak tanımlanıyor. Bu konudaki en ideal tedavi yönteminin hipnoterapi destekli bilişsel-davranışçı psikoterapiler olduğunu dile getiren Dr. Ender Vardar, ilaçların tedaviye destek olarak kullanılabileceğini söylüyor. Karamsarlık, mutsuzluk ve kendine güvensizlik ise çocuklukta öğrenilen ve bilinçaltına işlemiş duygu ve düşünceler olduğu için, bu kişilerin değişip tam tersi özelliklere sahip bireyler haline gelmeleri ancak psikohipnoterapi ile mümkün olabiliyor.

MİGRENİN NEDENİ ÖFKE VE DEĞERSİZLİK HİSSİ

Migren; bulantı, kusma, çift görme gibi başka birçok şikâyetle birlikte ortaya çıkan, çoğunlukla başın bir yarısında odaklanan, ışıktan ve sesten aşırı rahatsızlık duyulan, farklı tipleri olup nöbetler halinde gelen bir baş ağrısı türü olarak tanımlanıyor. Çoğunlukla psikolojik olan migrenin bilinçaltındaki nedeninin öfke ve değersizlik düşüncesi olduğuna dikkat çekiliyor. Bu hastalık kendisine kötü davranıldığını düşünen, takıntıları olan, kontrolü daima elinde tutmak isteyen titiz, detaycı ve mükemmeliyetçi kişilerde daha sık görülüyor. Günümüzde uygulanan migren tedavilerinin genellikle nedene değil, belirtileri geçirmeye yönelik olduğunu söyleyen Dr. Ender Vardar, stresi azaltmak için nefes çalışmaları, bilinçaltındaki esas neden olan öfke ve değersizlik duyguları için ise psikohipnoterapi uygulamasının çok yararlı sonuçları olduğuna dikkat çekiyor.

FOBİYİ YENMENİN YOLU BİLİNÇALTINDAN GEÇİYOR

Fobi, gerçekte korku yaratmayan bir nesne veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışı anlamına geliyor. İlk yaşanan fobi deneyiminde oluşan olumsuz duygu, bilinçaltını tüm benzer olaylarda aynı şekilde davranmaya yöneltiyor. Bu korkulardan kurtulmak, ‘Bilinçli akıl’ ile mümkün olmadığı için, korkuya neden olan ilk olayın bilinçaltı çalışmalarıyla ortaya çıkarılması ve olaydaki duygunun boşaltılarak kişiye yeni bir bakış açısı kazandırılması oldukça iyi sonuç veriyor.

‘BAŞARILI OLAMAM ‘ DÜŞÜNCESİ HİPNOZLA AŞILIYOR

Öğrencinin bütün hayatını etkileyen birkaç saatlik sınavlara sadece ders çalışarak değil psikolojik yönden de hazırlanmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Ender Vardar, bazı öğrencilerin sınavda aşırı stres ve heyecan duyduklarını, bazılarınınsa sınavdan önce tüm bildiklerini unuttuklarını söylüyor.

Dr. Vardar, kimi öğrencilerdeki sorununsa sınavdan önceki aylarda ders çalışmaya motive olamamak olduğunun altını çiziyor. Yapılan araştırmalar; beynin, en iyi rahatlamış halde yani alfa dalgaları yayarken öğrendiğini ve öğrendiklerini en iyi bu şekilde hatırladığını gösteriyor. Bilinçaltı çalışmalarının ve nefes tekniklerinin, beyni alfa dalga formuna getirmekte en etkili yol olduğunu söyleyen Vardar, başarısız olunan derslere karşı öğrencinin bilinçaltındaki “Ben başarılı olamam, yapamam!” düşüncesinin hipnoz yardımıyla ortadan kaldırıldığına ve bu yolla, korku duyulan derslere karşı olan ilginin artırıldığına dikkat çekiyor.

Öğrencinin bütün hayatını etkileyen birkaç saatlik sınavlara sadece ders çalışarak değil psikolojik yönden de hazırlanmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Ender Vardar, bazı öğrencilerin sınavda aşırı stres ve heyecan duyduklarını, bazılarınınsa sınavdan önce tüm bildiklerini unuttuklarını söylüyor.

Dr. Vardar, kimi öğrencilerdeki sorununsa sınavdan önceki aylarda ders çalışmaya motive olamamak olduğunun altını çiziyor. Yapılan araştırmalar; beynin, en iyi rahatlamış halde yani alfa dalgaları yayarken öğrendiğini ve öğrendiklerini en iyi bu şekilde hatırladığını gösteriyor. Bilinçaltı çalışmalarının ve nefes tekniklerinin, beyni alfa dalga formuna getirmekte en etkili yol olduğunu söyleyen Vardar, başarısız olunan derslere karşı öğrencinin bilinçaltındaki “Ben başarılı olamam, yapamam!” düşüncesinin hipnoz yardımıyla ortadan kaldırıldığına ve bu yolla, korku duyulan derslere karşı olan ilginin artırıldığına dikkat çekiyor.

BUNLARI YAPIN

Hücrelerinizden sağlık taşsın 
Sağlıklı ve dengeli beslenin (Şeker ve tuzu azaltın, mümkünse kullanmayın.) 
Sigara ve alkolden uzak durun 
Egzersiz yapın 
Stresi azaltın 
İyi uyuyun 
Bedensel, zihinsel ve ruhsal detoks yapın 
Toksinlerden arının

SINAVDA BAŞARININ PÜF NOKTALARI

Hedefinizi belirleyin.  Planladıklarınızı uygulayın.  Düzenli ders çalışın.  Ders çalışma saatleriniz planlı olsun. En ideal ders çalışma saatleri sabah kalktığınız an ve yatmadan önceki zamandır. Sabah kalktığınızda beyniniz dinlenmiş durumdadır. Yatmadan önceki 1 saatteyse çalışmanızın üzerine başka veri girmediği için beyninizdeki bilgiler kalıcı olacaktır.  Hiçbir derse karşı önyargılı davranmayın.  Stresi azaltmak için nefes teknikleri öğrenin.  Olumlu düşünün, başarılı olduğunuzu hayal edin.

Hastalanmadan ve ilaçsız bir yaşam sürdürün

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Antalya Kadın ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!