Günlük yaşamda birçok kişiden bu iki sözcükle ilgili yakınmalar duyarız.Kimi annesinin, kimi babasının, kimi eşinin, kimi çocuğunun, iş arkadaşı ya da yöneticisinin kendisini anlamadığından sözeder.Kişiyi dikkatle dinlersek; bu durumun onu ne kadar üzdüğünü fark edebiliriz.Birey anlaşılmaya ne anlam yüklemişse, bu beklentisinin gerçekleşmemesi üzüntü nedenidir.Suçlayıc…ı parmağımız hep karşıya yöneliktir.Onlar bizi anlamıyorlardır, ya da yanlış anlamışlardır.Onlar anlamıyorsa acaba biz kendimizi tam olarak ifade edememiş olabilir miyiz?Bizi anlamayanlar var da, peki biz herkesi çok iyi anlıyor muyuz acaba?Birileri de bizim onları anlamadığımızı düşünüp, bu nedenle incinip, acı çekmiş, ya da çekiyor olabilir mi?
Bunu anlamanın yolu bu konuda kafa yorarak söz ve davranışlarımızın farkında olmak ve empatiyi içselleştirmekten geçiyor, diye düşünüyorum.Evet, anlamak ve anlaşılmak; insan ilişkilerinin olmazsa olmazları.
Bunu anlamanın yolu bu konuda kafa yorarak söz ve davranışlarımızın farkında olmak ve empatiyi içselleştirmekten geçiyor, diye düşünüyorum.Evet, anlamak ve anlaşılmak; insan ilişkilerinin olmazsa olmazları.
Anlamak çok önemli bir duygusal zeka yetisidir ve uygulama ile geliştirilebilir.Bunun için anlamak isteği gibi olumlu düşünce ve bunun eyleme dönüşmüş hali olarak dinlemek çok önemlidir. Karşımızdaki birey konuşurken, önyargılarımız varsa ve kafamızda başka düşünceler kol geziyorsa, anlatılanları tam olarak algılamamız mümkün değildir.Bir şeyi tam olarak anlamadan onunla ilgili gerçeklikleri bilmek ve yorumlamak doğru olmaz.Ancak işleyiş çoğunlukla bunun tersi oluyor ki; insanlar bu yüzden anlaşılmadıklarını düşünüp mutsuz oluyorlar.
Anlamakla dinlemek arasında çok güçlü, iki yönlü akımı sağlayan bir bağ var gerçekten de. Ve bu bağ ikili ilişkilerde tıpkı gönülden gönüle uzanan bir köprü oluşturur.Anlaşıldığını düşünen kişide bu köprü sağlam ve o kişinin yüklediği anlama göre saygı, değerlilik, güven, sevgi, hoşgörü, anlayış, büyüklük vb. birçok değerden oluşmaktadır.Oysa anlaşılmadığını düşünen, duyguları incinen kişide bu köprü güçlükle kendini taşıyan, ipleri yıpranmış, tahtaları kırık dökük, gıcırtılı sesler çıkaran, az kullanılan, kopma riski taşıyan eski köprüler gibi, yıpranma, zedelenme, incinmişlik gibi olumsuz değerler çağrıştırır.
Anlamak için dinlemek, dinlemek için de anlamaya istekli olmak gerekli demiştim.Dinlemek derken , kastetmek istediğim sözcükleri duymak değil elbette.Etkin dinlemek, dinleyen kişinin enerjik olarak katıldığı aktif bir eylemdir.Bu dinlemede, kişinin ne söylediği, bunu söyleme nedeni ve söylediklerinin kişide hangi hisleri uyandırdığı fark edilebildiği için kişi tam olarak anlaşıldığını hisseder.Dinleyici, an’a odaklanmanın farkındalığıyla ve dostça dinlediğinde anlatan kişiye değer verildiği ve özel olduğu duygusu verir. Bu duygu anlaşılmaktır ve rahatlamanın doruk noktasıdır.Bunu da yaşatan genellikle dostlarımızdır.
Dostlarınızın artması dileğiyle…