Duygularınız yeme alışkanlıklarınızı etkilemesin…
Kimi zaman üzüntüden bir kutu çikolatayı bitirerek mutlu olacağımızı düşünür, bazen de stresle karşı karşıya kaldığımızda soluğu buzdolabının önünde alırız. Memorial Hizmet Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzman Psikolog Sevda Sevimli Yurtseven, duyguların yeme alışkanlığına etkisini ve stresle baş etmenin yollarını anlatıyor.
Yemek yemek en temel ihtiyaçlarımızdan biri. Ancak içsel ve dışsal uyaranlar her insanda farklı etki yaratarak yeme davranışını belirler. Doğumdan itibaren beslenme, bebeğin fiziksel ihtiyacını karşılamakla beraber duygusal bir ilişkiyi de içerir. Beslenmenin duygusal özelliği bu şekilde başlayıp ölüme kadar sürer. Beslenmek, yaşamak için bir zorunluluk olsa da, duygularla (üzüntü, sevinç, öfke vb.) birleşince yemeğe sarılma ya da yemekten sürekli kaçınma, sonrasında aşırı pişmanlık duyma veya kendinden nefret etmeye kadar giden bir süreç başlayabiliyor.
“Yemek yemek tek zevkim” düşüncesinden uzak dur
Yemek haz verir. Ancak stres anında buna alışırsan, sonraki durumlarda da stresini yiyerek yatıştırmaya çalışabilirsin. Sonuçta strese yol açan nedenler çözümsüz dururken, bir de üzerine fazla kilolar eklenebilir. Yemek, bazen hissetmek istemediğimiz durumlarda, acıdan kaçmak için kullanılan bir çeşit yatıştırıcı hâline gelebiliyor. Sık sık diyete başlayıp sonuç alamıyorsan, bu da kendine olan güvenini daha da aşağı çekebilir.
Normal açlık dediğimiz durum, aslında bir öğün yedikten üç, dört saat sonra fizyolojik olarak hissettiğimiz açlıktır. Yeme bozukluğu olan kişiler neredeyse hiç fizyolojik açlık hissetmez. Bu da yemekle ilgili duygusal bir problem yaşandığını gösterir. Yine bir stres anında buzdolabına uzanmak üzereysen dur ve aslında o anda ne yapmak istediğini düşün. Var olan duygusal ihtiyacını anlayabilirsen, yemek yiyerek rahatlamaya çalışmak yerine problemini çözmeye odaklanabilirsin.
Yemek bütün hayatını şekillendiriyorsa, bunu fark etmeye başladığın anda aslında çok önemli bir adım atmış olursun. Problem olduğunu görmek ve tanımını yapmak neredeyse yolun yarısıdır çünkü seni değişime doğru motive eder. Ancak öncelikle kafandaki yemekle ilgili bazı mitlerin farkına varmalısın. Mesela, “Sevdiğim bir şeyi yemeye başlarsam kendimi durduramam”, “Bugün çikolata yedim, tüm diyet programım bozuldu”, “Yemek tek zevkim”, gibi düşüncelere sahipsen, bunları değiştirmelisin. Kilo vermek ve kilonu korumak, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmakla ilgilidir ve bir dönemlik bir iş değildir. Yaşam şeklini değiştirmen gerekir.